Diablo oyunu incelemek benim için
bıçak sırtı bir konu. Zamanında ilk oyunu oynadım. İki saatte
sıkıldım ve bir daha dönüp suratına bakmadım. Ara ara milletin
geyikleriyle gaza gelip tekrar kurdum ama oyunlar 10 dakikadan öteye
gitmedi. Yıllar sonra ikinci oyunu da oynadım. Bir iki gün baktım.
Tabi ki sıkıldım. Ama o zamanlar kız arkadaşım bir Diablo 2
fanatiğiydi ve beni günler geceler boyunca zorla, kendi
sorceress'ının yanında kel barbarım ile zindan zindan koşturdu.
Tabi ki hayattan nefret ettim ve kızdan da ayrıldım. Hack&Slash
oyunlara bir türlü ısınamıyorum. Bana hep “Daha çok yaratık
kesmeliyim ki daha çok level atlayayım ki daha çok item toplayayım
ve sonuçta daha çok yaratık keseyim.” mantığı, fena halde
saplantılı bir zihnin ürünü gibi gelir.
Şimdi önümde Diablo 3 var. Oyun
hakkında birşeyler yazmak için en yanlış adam gibi görünüyorum.
Ama yazmam lazım. Oyuna sıradan bir oyun gibi bakmaya karar verdim.
Ne medya “Hype”ının gazına gelicem. Ne de sarmıyor diye oyunu
boklayacam. Ne görüyorsam onu yazıcam.
Şunlar şunlar iyi veya bunlar bunlar
kötü demeden önce oyundan ne istediğimize bir karar verelim. İlk
diablo, grafik olarak sınırlı, ama atmosfer olarak başarılıydı.
Karanlık yüzünden, yarı yarıya seçilebilir zindanlarda
ilerlerken, çoğu zaman karşımıza çıkan yaratıkları belli
belirsiz silüetler olarak seçebiliyorduk. Ekranda siyah, grinin
tonları ve arada sırada kırmızı dışında renk göremiyorduk.
İkinci oyunda, grafikleri doğal olarak elden geçirdiler. Çünkü
artık Diablo 1 grafikleri fena halde yetersiz gözükecekti. Ama
sırf yeni teknolojiye uydurmakla kalmayıp, tarzı da değiştirdiler.
karakter ve yaratıklar büyütüldü, böyle olunca ince detaylar
daha bir göze görünür oldu. Farklı renkler sağda solda göründü.
İlk oyunun klostrofobik, karanlık mekanları, zindanlardan dışarıya
taştı ve ilk oyuna göre resmen çiçekli böcekli bir ekran izler
olduk.
Peki üçüncü oyundan ne istemiştik?
Ben karanlık-aydınlık tartışmasında karanlık taraftayım. Ne
kadar az ışık, ne kadar fazla gölge, o kadar diablodur. Renkleri
matlaştırmaları yerinde bir hareket olmuş. Renk paletini daha
fazla daraltabilirlermiş bile görüşündeyim. Bu atmosferde, skill
ve büyü efektleri dikkat çekici biçimde parlak ve cafcaflı. E bu
da gayet yerinde bir yaklaşım. Büyü yapıyorsun sonuçta.
Yaptığın iş oyundaki fiziksel dünyanın gerçeklerinin dışında
bir eylem ve öyle görünmeli. Işıklandırmalar, gölgelendirmeler,
modellemeler, tasarımlar, kaplamalar başarılı. Hele hele online
bir oyunda olduğumuz ve tüm ekstra grafik yükünün oyunun
sırtına lag, ping bilmemne olarak bineceği düşünüldüğünde,
tamam diyorum. İyi iş yapmışsın blizzard. Çağdışı diyenlere
anlam veremiyorum çünkü bu oyun Mass Effect değil. Ha şunu yine
söylüyorum, o ekibin başında ben olsaydım, kesinlikle “Atmosferi
biraz daha karartalım ağalar” derdim. Bu sadece bir kişisel
tercih.
SES
MÜZİK VE SİNEMATİKLER
Müzikler
sorunsuz ve gayet atmosferik. Ses efektlerinde ince ayrıntıların
üzerine büyüteç tutulur gibi ortaya çıkarılması bu atmosferi
besliyor. Sinematikler konusunda Blizzard ile kıyaslanacak kalitede
iş yapan firma azdır, belki de yoktur. Piyasanın en iyileri, ara
demolarında masraftan kaçmayıp Hollywood yönetmenlerine kamera
açısına kadar ayarlatan Rockstar ve Bioware ise, emin olun
Blizzard'da bu firmalarla birlikte “state-of-the-art” iş yapan
üçüncü marka.O yüzden “canavar” yazıp bırakalım.
Yine Hack&Slash oynuyoruz dostlar.
İlk iki oyun gibi Mouse'unuz saatlerce “tıkır tıkır” edecek
ve oyun bittiğinde sol fare tuşu eskisi gibi iyi basmıyor olacak.
Yakın dövüşte saydıran karakterlerle oynuyorsanız bir sıkıntı
yok, ama Wizard gibi uzun menzilli takılan bir karakteriniz varsa,
karakteri yürütmek isterken, istemeden düşmanların üzerine
tıklayıp haldır haldır yakın dövüşe koşabilirsiniz.
Etrafa fiziksel hasar verebilmek,
gerçekten iyi düşünülmüş ve yerinde bir ekleme. Oyunda sağı
solu dağıttıkça, dövüş sırasında kırılan eşyalardan da xp
alıyoruz. E zaten uzun süren toplu dövüşlerde fazla xp aldığımız
bilinen bir gerçek. Bu son yazdıklarımdan, oyunun yapımcılarının
amacı “Non-Stop aksiyon” temalı bir oyunmuş izlenimini
alıyorum. Yaratıkların ölüm animasyonları, kan akması, parça
kopması gibi detaylar başarılı. Yani özetle bu başlıkta
sıkıntımız yok. Zaten nasıl olabilir ki? Blizzard dediğimiz
adamlar bu tıkır tıkır adam kesme işini 20 senedir yapıyor.
YENİLİKLER
VE DEĞİŞİMLER
Oynanışa büyük etki eden iki yetenek town portal ve identify. Eski oyunlarda bu iki kritik büyü için defalarca kasabaya gel-git yapardık. Şimdi bu işler scroll olmaktan çıkıp yetenekler cebimizde olduğundan, o gelgitler bitmiş. Oyunun temposu hızlanmış.
Artisan'lar ise başka bir yenilik. Artık kendi silahlarımızı yaptırıyoruz ve eğer artisanlara yatırım yaparsanız, bu silahlar biraz da şans yardımıyla hiç öyle eften püften silahlar olmuyor.
İnventory sistemine de el atmışlar. Artık ufacık bir hançerle kafam kadar kalkanın kapladığı yer aynı. Bu yüzden envanterde yer sorunumuz pek olmuyor. Ben pek öyle çöpçü tipte bir oyuncu değilimdir. Sadece elimdekinden daha iyisi çıkarsa, Ya da sınıfım gereği kullanamadığım ama iyi para edeceğinden geride bırakamadığım eşyaları alırım. Ama bu halde bile eski oyunlarda envanterim 5 dakikada sıkıntı çıkarmaya başlardı. Şimdi daha fazla yüklenebiliyoruz. Bu da yine o gel-git i azaltmaya yönelik bir adım.
Son olarak Auction House sistemine değinmek isterdim ama henüz sistem iyi oturmadı, zaman zaman büyük sıkıntılar yaşanıyor. Havaya giden paralar, mundar olan Itemlar çok fazla. Tabi bu işler oturacaktır. MMO işinde Blizzard bir numaradır ve bu işi çözer. O yüzden acımasızca eleştirmek yerine, bir süre el atıp düzeltmelerini bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder