MAİL: Oyuncueposta@gmail.com - FACEBOOK: 724 Oyuncu - TWİTTER: Yokuz anam. Harikalar Tic. teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.

14 Ocak 2012 Cumartesi

İNCELEME: ALPHA PROTOCOL


Öncelikle şunu söylemek zorundayım, sağda solda okuduğum incelemelerde Alpha Protocol her yerde bambaşka notlar almış. 10 üzerinden 2 veren site de var. 7 veren site de var. Sanki aynı oyunu değil bambaşka oyun oynamış herifler bu nasıl iş dedim ve incelemeleri okudum. O zaman da sanki biri yazmış, hepsi o yazıyı kopyala yapıştır yapmış izlenimi aldım. Neydi bu yazıların özeti? Grafikler özel bir şey sunmuyor, karakter hareket animasyonlarında hatalar var, sanki oyun tam bitmeden piyasaya sürülmüş, Mass Effect 2 motoru birebir alınmış. Evet bunların hepsine bende katılıyorum. Peki madem herkesin yaptığı yorumlar 3 aşağı 5 yukarı aynı, o zaman bu adamların biri oyuna 2 puan verirken diğeri neden 7 vermiş diyeceksiniz. Cevap tek kelime: Hikaye.

Oyun için "Rezillik, uzak durun" diyenler tamamen yeni nesil, casual oyunculara hitaben konuşuyor. Bu yorumun bende arkasındayım. Eğer ara videoları izlemeyip bas-geç-bas-geç takılacaksanız. Sizin için önemli olan stealth modunda hitmen oynar gibi arkadan telle adam boğmaksa, yada COD oynar gibi nefes kesen hızlı aksiyon içinde headshot atıp kelle almaksa, Gidin Hitman yada COD oynayın. Çünkü Alpha Protocol bu klasmanlarda bahsettiğimiz iki örnekten de kötü bir oyun.Ama diyorsanız ki ben kendimi oyunun içinde hissedebileceğim, yönettiğim karakterle bütünleşebileceğim, hikayesine kendimi kaptırıp ileride olacakları merak edeceğim, yaptığım her seçimin birşeylere etki ettiği bir oyun arıyorum; Ben yaklaşık 18 senedir oyun oynuyorum, bu kriterlerde Alpha Protocol'un
üstüne çıkacak oyun görmedim. (Planescape Torment ta bu tarzda bir oyundu mesela. Alpha çıktı diye aşkımız bitti sanmasın, gücenmesin.)


Şimdi inceden inceye oyuna girmeden, çok genel cümlelerle oyun size hitab eder mi etmez mi, onun kararını bir verelim. Çünkü ya 10 dakikada bakacaksınız,ya en az 2 kere bitireceksiniz. Alpha Protocol, kapağında da yazdığı gibi katıksız bir Espionage RPG. Tarih boyu ajan temalı dikkatimi çeken oyun sayısı bir elin parmakları kadardır, yani bu konuda piyasada müthiş bir boşluk vardı. Alpha Protocol ise bunu çok iyi gördü ve o boşluğun göbeğine oturdu. Yani Ajan temasının hastasıysanız, hiç düşünmeden oynayın. Pişman olmayacaksınız. RPG severler için ise durum biraz daha komplike. Bethesda RPG'lerine yakın insanlardansanız, oyun size biraz uzak duruyor onu söyleyeyim. Farklar ne peki? Oyunun öyle uçsuz bucaksız bir dünyada falan geçtiği yok. Hikaye 4 şehir ve toplasan 50 mekanda başlayıp bitiyor. Ama seçimlerinize göre şekilleniyor o ayrı.Öyle yüzlerce NPC yok. Toplasanız 10-15 tane önemli karakter ve faction var. Ama bu az sayıda karakterin de hayat hikayesinden, en özel sırlarına kadar araştırıp bulma şansınız var. Mass Effect'ciler ise bu oyuna daha yakın durabilir. Çünkü o da bu tipte bir oyun.

Neyse artık boş geyikten sıyrılıp oyuna girmeli. Hikaye hakkında yazıp muhtemel zevkinizi katletmiycem. Çünkü çoğu ajan hikayesi gibi, içinde bol bol hareket, sürpriz, aşk, ihanet barındırıyor. Oyunun gidişatı, hazırlık-görev-sonuç-hikaye ilerlemesi-seçim tadında döngülerle tekrarlanıyor. Bu sıra bazen değişsede, genelde böyle. Hazırlık aşamasında, ya tanıdığımız, aramızın iyi olduğu kişilerden, yada paramızla bilgi topluyoruz. Bu bilgi toplama işi önemli çünkü oyundaki entrika seviyesi çok yüksek ve alengirli. Kimseye güvenemiyoruz. Tarafımızı bir türlü net seçemiyoruz. Üzerimizde oynanan bir sürü oyun var. Bu yüzden her bulduğumuz bilgi kırıntısına yapışmak durumundayız. Biriyle muhatap olmadan önce onunla ilgili dosyayı okumak büyük avantaj sağlıyor.
Ayrıca görevlerde kullanacağımız silahları satın alıyoruz. Seçenekler çok. Silah ve çelik yelekleri parça ekleyip çıkararak modifiye edebiliyoruz. Eee ajan oyunu olur da teknolojik oyuncaklar olmaz mı. Çeşitli türde bombalar, elektronik cihazlar, kimyasal maddeler, hepsi almamız için elimizin altında.
Görevleri oyun tarzımıza ve geliştirdiğimiz karaktere göre Komando şeklinde kafa yara yara, hırsız şeklinde farkedilmeden sızarak, veya James Bond vari oyuncaklarımızla, yada bunları harmanlayarak kendi tarzımızla çözüyoruz. Karakter gelişimi Mass Effect'e çok benziyor. Neyse, bu görevlerin bazen içinde, bazen sonucunda seçimler yapıyoruz. İşte bu seçimlerde en ufak değişiklikler bile hikayenin gidişine bir şekilde etki ediyor. Oyunda çok kez taraf seçmemiz gerekiyor. Bol bol kazık yiyebiliyoruz ve atabiliyoruz. Her ajan hikayesinde olduğu gibi Alpha Protocol'da da hayatımıza romantizm katacak 3-4 bayan var.

Oyun sitelerinde kopyala yapıştır incelemerde hep aynı benzetmeyi gördüm. Bu kadar kopyalanmaz be kardeşim. Yazayım burdada eksik kalmasın. Diyaloglarda üç tarzda konuşabiliyoruz. Jack Bauer gibi agresif, Jason Bourne gibi profesyoneli yada James Bond gibi çapkın. Tabi bu arkadaşlar oyunu ne kadar oynamış tartışılır. Çünkü bunlara ek olarak rookie karakter seçersek, (James Clayton gibi) çaylak, oyunu bitirdikten sonra da (Arvin Sloan gibi)Veteran diyalog seçenekleri açılıyor. Oyunun diyalog sistemi Mass Effect'le aynı fakat bir fark var. O da cevap verirken süre sınırının olması. Yapımcılar bunu daha akıcı diyaloglar sağlamak için eklemişler. Sonuçta günlük hayatta konuşurken bir sonraki cümlemizi 5 dakika düşünüp seçme şansımız olmuyor diyorlar. Bir bakıma doğru. Fakat alışılmadık bir yenilik olduğu için ilk etapta oyuncuyu biraz zorluyor hatta oyundan soğutuyor. Daha sonraları alışıyoruz ve zaman sınırını neredeyse farketmiyoruz bile.

Oyundaki bilgisayarlar, güvenlik sistemleri, kapılar, Mass Effect benzeri mini-oyunlarla hackleniyor. Özellikle bilgisayarlar ilk başta zorlasa da öğreniliyor.Ya da baktınız hiç beceremiyosunuz, satın alırsınız 3-5 EMP aleti, onları kullanırsınız.

Combat sistemi de biraz buglu ve yakın dövüş eklenmiş bildiğiniz Mass Effect.

Senaryoya girmek istemediğim için bu inceleme çok eksik kalıyor, ama inat ettim yazmiycam. oynayacak olanların zevkine limon sıkmayacam. Sadece bir cümleyle
"Sırf senaryosu için deneyin. Bırakamama ihtimaliniz var." diyorum ve biritiyorum.  

Hiç yorum yok: